Toplumun Kanayan Yarası Çocuk ve Kadına Yönelik Şiddet
Bugün, Lösemili Çocuklar Haftası başlıyor. Bu hafta, kanserle mücadele eden çocuklarımızın yanında olmanın önemini hatırlattığı gibi, toplumun en hassas kesimlerinin karşı karşıya kaldığı diğer büyük yaralarımıza da dikkat çekiyor.
Ülkemizde ardı ardına gelen çocuk ölümleri ve genç kızlarımızın hayattan koparılması, maalesef bir "toplum kanseri" olan şiddeti gözler önüne seriyor. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet, sadece bireylere değil, toplumun ruhuna işlenmiş bir yara bırakıyor. Bu yarayı kapatmak, çocuklarımıza güvenli bir dünya bırakmak ve kadınlarımızın güven içinde yaşamasını sağlamak zorundayız. Kadın ve çocuklarımıza reva görülen şiddet, yalnızca kişilere değil; ailelere, toplumun en temel değerlerine zarar veriyor ve gelecek nesillerde de acısını hissettirecek bir iz bırakıyor.
Bu toplumsal kanseri iyileştirmek adına daha etkin, daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerekiyor. Sadece yasalarla değil; eğitimle, farkındalık kampanyalarıyla ve her bireyin gönlünde yer etmesi gereken saygı bilinciyle bu sorunu çözebiliriz. Şiddetle mücadeleye yönelik, okul öncesinden başlayarak eğitim verilmesi; tüm kurumların, STK'ların, toplumun ve medyanın bir araya gelerek bu konuda aktif bir duruş sergilemesi gerektiğine inanıyorum.
Toplumsal bir sorumluluk olarak gördüğümüz bu mücadelede, şiddete maruz kalan çocuklarımızı, kadınlarımızı ve onları korumakta yetersiz kalan sistemi sorgulamak hepimizin görevi olmalı. Şiddeti kanıksamak değil; aksine bu konuda farkındalık yaratmak, harekete geçmek ve geleceğimizi şiddetten arınmış, sevgi dolu bir toplum haline getirmek için çaba göstermek zorundayız.
Lösemili çocuklarımızın umut dolu yarınlarını hep birlikte aydınlatırken, onların ve tüm çocuklarımızın güvenle büyüyebileceği bir dünya yaratmak adına bu hafta bir hatırlatma olsun: Kadına, çocuğa, her türlü şiddete dur diyelim.
0 Yorumlar